“`html
Naki Bakır, Dünya Gazetesi’nde Türkiye ekonomisinin 2024 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerini ve ekonomik gelişmeleri incelediği yazısında şunları ifade etti:
“Parasal sıkılaştırma ile uygulanan program, üretim, tüketim ve yatırımlarda baskı yaratmaya devam ediyor ve bu durum, ekonomide yaşanan yavaşlamanın üçüncü çeyrekte de sürdüğünü gösteriyor. Yılın ikinci çeyreğinde büyüme olan yüzde 2,5 düzeyi, üçüncü çeyrekte yalnızca yüzde 2,1 olarak gerçekleşti. Öngörülenden düşük kalan bu büyüme oranı, Türkiye ekonomisinin son yirmi yıllık dönemde en zayıf çeyrek büyümesini kaydettiği anlamına geliyor. Yıllık büyüme oranı son iki çeyrektir düşüş gösterirken, çeyreklik bazda art arda yaşanan olumsuz değişimler, teknik resesyon dönemine girdiğimizin bir işareti oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılının üçüncü çeyreğindeki gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) verilerini paylaştı. Temmuz ile Eylül arasındaki dönemi kapsayan bu verilere göre, GSYH, yıllık bazda yüzde 53,3 artışla 11 trilyon 893,3 milyar TL’ye ulaştı. Üçüncü çeyrek için cari fiyatlarla hesaplandığında GSYH değeri 357 milyar 989 milyon dolar olarak kaydedildi. Zincirlenmiş hacim endeksi ise bu çeyrekte 243,4 olarak belirlendi. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla üçüncü çeyrekte büyüme, yüzde 2,1 olurken, ikinci çeyreğe ilişkin önceki büyüme beklentisi yüzde 2,5’ten yüzde 2,4’e revize edildi. İlk dokuz ayda ise milli gelir, geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 3,2 düzeyinde büyüme gösterdi.
TEKNİK RESESYON GÖRÜNTÜSÜ
Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, üçüncü çeyrek için yıllık büyüme oranını yüzde 1,9 olarak açığa çıkardı. Öte yandan, mevsimsel ve takvimsel etkilerden arındırılmış endeks, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçüldü. Büyüme hızının yıllık bazda düşüş göstermesi, parasal sıkılaştırmanın ekonomideki etkilerini net bir şekilde ortaya koymakta. Ayrıca, ikinci çeyrek büyüme verisi de yüzde 0,2 daralma şeklinde revize edildi; bu durum üst üste gelen iki çeyrek daralmasının, teknik resesyona girdiğimizi gösteriyor.
‘ENFLASYON MU, BÜYÜME Mİ?’ İKİLEMİ
Ekonomik aktivitedeki yavaşlama, geçen yılın ikinci yarısında başlatılan parasal sıkılaştırma programının etkilerini yansıtırken, resesyon ihtimali, Merkez Bankası’nın politika faizini sekiz aydır sabit tutmaya devam etmesine dair eleştirileri artırıyor. Ekonomi çevrelerinde yükselen faiz indirim beklentisi, enflasyon ile mücadelede henüz istenen seviyeye ulaşılamadığı için sürekli erteleniyor. Ancak büyümedeki düşüş eğilimi, ekonomi yönetiminin ‘enflasyon mu, büyüme mi?’ sorusunu daha görünür hale getirdi. Üçüncü çeyrek büyüme hızındaki düşüş, Merkez Bankası’nın ilerleyen dönemde faiz indirimine gitme olasılığını arttırıyor.
Ekonomide yaşanan daralma, yüksek enflasyonla bir arada değerlendirildiğinde ‘stagflasyon’ durumuna işaret ediyor. Gelecek dönemde büyümenin zayıf kalması bekleniyor; ancak dezenflasyon sürecinin güçlenmesi öngörülüyor. Kalıcı bir enflasyon iyileşmesi için faiz indirimlerinin başlaması, büyümeyi yeniden canlandırma potansiyeline sahip.
SANAYİDE CİDDİ KÜÇÜLME
GSYH’nin üretim yöntemine göre sektörleri incelendiğinde, stratejik öneme sahip sanayi sektörü ilk çeyrekte gerçekleştirdiği yüzde 4,2’lik büyümeden sonra, ikinci çeyrek yüzde 1,6’lık daralma ile sonuçlandı. Üçüncü çeyrekte ise sanayi sektörü yüzde 2,2 küçülme yaşadı. Özellikle imalat sanayiindeki küçülme, ikinci çeyrekte yüzde 2,7 ve üçüncü çeyrekte yüzde 2,8 ile dikkati çekti. Üçüncü çeyrekte yıl bazında en hızlı büyüme yüzde 9,2 ile inşaat sektöründe görüldü. Revize verilere göre, inşaat sektörü ilk çeyrekte yüzde 10,9, ikinci çeyrekte ise yüzde 6,9 büyüme gösterdi. Tarım sektörü, ilk çeyrekte yüzde 5,1, ikinci çeyrekte yüzde 4,3, üçüncü çeyrekte ise yüzde 4,6 büyüme kaydetti. Finans ve sigorta sektörü, üçüncü çeyrekte yüzde 6,2 ile hızlı büyüyen alanlar arasında yer aldı. Bu sektörü sırasıyla yüzde 2,5 ile gayrimenkul, yüzde 2,2 ile bilgi teknolojisi ve iletişim, yüzde 1,9 ile kamu yönetimi ve sağlık hizmetleri izledi. Sanayi dışındaki mesleki hizmetler ve diğer hizmet alanlarında ise sırasıyla yüzde 0,3 ve yüzde 2,4 oranında küçülme yaşandı.
TÜKETİMDE YENİDEN CANLANMA
GSYH’nin harcama yaklaşıyla incelendiğinde, tüketim harcamalarında ikinci çeyrekte gözlemlenen yavaşlama, üçüncü çeyrekte yüzde 3,1’lik artışla geri döndü. Yerleşik hanelerin nihai tüketim harcamaları, yıllık bazda zincirlenmiş hacim endeksi olarak şu şekilde gelişti: İlk çeyrek yüzde 17,3, ikinci çeyrek yüzde 16, üçüncü çeyrek yüzde 12,3, son çeyrek yüzde 10,1, bu yılın ilk çeyreği ise yüzde 7 olarak kaydedildi; ikinci çeyrekte bu oran yüzde 1,5’e kadar düştü.
Revize verilere göre, devletin nihai tüketim harcamaları ilk çeyrekte yüzde 3,1 artarken, ikinci çeyrekte yüzde 0,4 düşüş gösterdi. Üçüncü çeyrek ise yüzde 0,9’luk bir düşüşle tamamlandı. Yatırım gösterge olan gayri safi sabit sermaye oluşumu, ilk çeyrekte yüzde 9 artış kaydederken, ikinci çeyrek yüzde 0,8’e düşüş gösterdi, üçüncü çeyrekte ise yüzde 0,8 azalma yaşandı.
EN BÜYÜK KATKI NET İHRACATTAN GELDİ
Üçüncü çeyrek milli gelir büyümesine en fazla pozitif katkı, ‘net ihracat’ artışından sağlandı. Ancak bu durum, mevcut ihracat artışından çok, ithalattaki düşüşle ilişkilidir. Net ihracat kalemindeki artış, getirilen kotalar ve sanayi sektöründeki girdi ithalatındaki azalmadan kaynaklandı.
Mal ve hizmet ihracatında geçen yılın aynı dönemine göre zincirlenmiş hacim endeksi, bu yıl ilk çeyrekte yüzde 5,1, ikinci çeyrekte yüzde 0,9, üçüncü çeyrekte yüzde 0,8 olarak belirlendi; ithalat ise ilk çeyrekte yüzde 3,3, ikinci çeyrekte yüzde 5,8’lik bir düşüş yaşadı. Üçüncü çeyrek itibarıyla ithalat azalmalarının hızlanmasıyla net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 2,2 puan oldu. İlk dokuz ayda yüzde 3,2’lik büyümenin yüzde 1,9’u ise net ihracattan kaynaklandı.”
patronlardunyasi.com
“`